Avrupa Milletleri Federal Birliği
Dil seçiniz
  • EN
  • DE
  • DK
  • FR
  • HU
  • RU
  • TR

Lorant Vincze: Azınlıkların Kimliğini Muhafaza Etme Zorunluluğunun Modası Geçmiş Değildir.

Konrad Adenauer Vakfı ve Budapeşte Andrassy Üniversitesi tarafından Cuma günü öğleden sonra Macaristan'ın Gyula şehrinde düzenlenen bir konferansta konuşan FUEN Başkanı Lorant Vincze, Dünya ve Avrupa'nın insan hakları alanında bir gerileme kaydettiğini vurguladı ve BM-Genel Sekreteri Antonio Guterres'in sözlerinden alıntı yaparak; insan haklarını koruyan ülkelerin daha barışçıl olduğunu, azınlıkların katılımını destekleyen halk ekonomilerinin daha refah içinde yaşadığını, entegrasyon ve çeşitliliği teşvik eden toplumların daha dinamik olduklarını ifade etti. Adıgeçen, Birleşmiş Milletler Meclisi'nin bundan 30 yıl önce, ulusal veya etnik, dini ve dilsel azınlık mensubu olan insanların haklarına dair bir bildiriyi kabul ettiğini, ancak dünyanın bu açıklamanın uygulamaya geçirilmesine ilişkin sorumluluğu büyük ölçüde yerine getirmediğini. Avrupa ülkelerinin de çerçeve anlaşmasının ve dil şartnamesini onaylamak suretiyle kabullendikleri sorumlulukları keza yerine getirmediğini vurguladı. Ona göre; münferit ülkeler arasında oluşan büyük farklılıklar, azınlıkların korunması için uluslararası avrupai normların getirilmesini tamamen haklı çıkarmaktadır.

Yerli azınlıkların Almanya ve Macaristan'ın dış politikası ve dış ekonomisi ile, sınırlar ötesi işbirliğindeki önemi hakkındaki konferansta FUEN Başkanı, kimlik koruma çabasının artık gözden düşmüş olduğunu yalanladı ve ''Her kültür emsalsiz olup, kamusal alanda yerini bulur. Diller sadece birer iletişim unsuru olmayıp, bilakis evrensel insan bilgisinin ve, şarkılar, şiirler, efsaneler gibi kültürel değerlerin benzersiz metaları, koruyucuları ve aracılarıdır. Sadece yeknesaklığı ve kitle manipulasyonunu hedef alan kalın kafalı bir toplumsal vizyon zihniyeti bu mirası tümüyle imha etme hırsına sahip olabilir'' şeklinde konuştu.

Lorant Vincze sözlerine şöyle devam etti: Bir kaç ulusal devlet gerçekten katı bir görüşe sahip olup,, 19.yüzyıl paradigma esasına dayanmaktadır. Çoğunluğun asimile olma hırsı artık mevzuata yansımamakla birlikte bu arzu, bir çok sosyo-ekonomik çıkarın çoğunluk dilini bilmeğe bağlı olması nedeniyle, hala mevcuttur. Azınlık toplumları, eğitim, ana dili, kültürel alanlarda otonom karar verme yetkisine ihtiyaç duymakta ve kendilerince önerilen çerçeve de devlet tarafından kamusal imkanlarla finanse edilmelidir. Adıgeçen sözlerine devamla ''Hepimiz vergi ödemekteyiz'' demiştir.

Vincze'ye göre; bir halk girişim olan Minority SafePack insiyatifi, azınlık haklarına Avrupa Birliği içinde duyulan tutumu, Avrupa Komisyonu tarafından reddedilmiş olmasına rağmen, temelinde değiştirmiştir. Adıgeçen devamla ''Bu girişimin inşa edilmesi, imzaların toplanması ve Avrupa Parlamentosu'nun desteğini almak suretiyle, ardından da Avrupa Komisyonu'nun girşimi reddetmesi sonrasında parlamentolardan, farklı ülke ve bölgelerdeki kamu oyu şahsiyetlerinden elde edilen destek sayesinde Minority SafePack adlı girişime kendine öz bir yaşam itibarı sağlamayı başarmış olduk. Bu girişim artık sadece FUEN'e bağlı olmayıp, bilakis azınlıkların verdiği çabanın müşterek bir ortak paydası haline gelmiştir. Adıgeçen; insan hakları bu gün Avrupa Birliği içinde standartlaşmış müşterek bir taleptir. FUEN ve MSPI, 2021 Mart tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından verilen karara karşı Avrupa Birliği Mahkemesi nezdinde hükümsüzlük talebi başvurusu yapmıştır. Bu konuda 9.Kasım tarihinde bir karar verilmesi beklenmektedir.

 

 

 


Macaristan'da yaşayan Alman Öz Yönetimi (LDU) Başkanı ve Başkan Yardımcısı Ibolya Hock-Englender ve Olivia Schubert ile Romanya'daki Alman Demokratik Forum (NDDF) Yönetim Başkanı Benjamin Jozsa, topluluklarının karşı karşıya kaldığı sorunları konferans sırasında sundular.

Lorant Vincze Cuma günü Gyula'daki Romen Topluluğunu da ziyaret etti. Macaristan'daki Romanyalılar Ulusal Özyönetimi, Berlin'de yapılacak olan müteakip FUEN-Kongresi'nde müzakere edilecek FUEN Üyeliği için başvuruda bulundu.Macaristan'daki Romanya Ulusal Özyönetim Başkanı György Kozma, Başkan Yardımcısı Bertold Netye ve Ulusal Meclisin Romanyalı Sözcüsü Trajan Kreszta, Macaristan'daki Romenler sayısının devamlı arttığını belirtti. 2011 yılı nüfus sayımı verilerine göre; 36.000 kişi kendini romen olarak tanımlamıştır. Ancak bu durum, tarihi romen topluluğu ahalisinin büyüdüğünü göstermemekte olup, bilakis son onlu yıllarda bir çok insanın Romanya'dan oraya çalışmak için geldiği anlamına gelmektedir. Bu insanlar da Macaristan'da yaşadıkları için, anılan istatistik kapsamına dahil edilmiştir. Gyula Belediye Başkanı Dr. Ernö Görgenyi de toplantıya bizzat katılmıştır.

Toplantının akabinde ziyaretçiler, okul müdürü Dr.Maria Czegledine'nin 1949 yılında kurulmuş olan okulun tanıtımını yaptığı Nicolae Romanian Lisesi ile, ilkokul ve üniversiteyi ziyaret etti. Halen orada 60 bayan personel, neredeyse 500 bayan öğrenciye iki dilli bir tedrisat uygulamaktadır. Öğrenciler arasında romence dil bilgisi seviyesi çok farklı olmasına rağmen, okul yıldan yıla iyi sonuçlar vermekte ve üniversiteye devam eden öğrenci yüzdesi gayet yüksek durumdadır. Kız ve erkek öğrenciler Romanya Coğrafyası ve Tarihi, Romenlerin Macaristan'daki tarihi ve sanatı hakkında biraz bilgi edinmekte ve okul çok zengin bir dans kültürü verme çabası göstermektedir.

Lorant Vincze ziyaret esnasında basına yaptığı bir açıklamada; Romen Lisesi'nin Gyula'daki Romen Topluluğunun odak noktası olduğunu, zira oradaki eğitimin ve orada öğrenim gören öğrencilerin, sözkonusu toplumun cevval bir toplum olduğunu, yaşam mücadelesi vermek istediğini ve bir geleceğe sahip olduğunu kanıtlamak istediklerini belirtmiştir.

 

Basın bildirileri