Avrupa Milletleri Federal Birliği
Dil seçiniz
  • EN
  • DE
  • DK
  • FR
  • HU
  • RU
  • TR

'”Orta ve Ortadoğu Avrupa'daki Azınlıkların Korunması ve Halk Gruplarının Hakları” konulu konferansın Şubat ayı neşriyatı Avusturya, İtalya ce Çek Cumhuriyeti'ne yer verdi

Avrupa Ulusları Federal Birliği (FUEN) ve Sürgüne Maruz Kalan Almanlar Kültür Vakfı  20 Ekim 2020 tarihinde başlattıkları ''Orta ve Orta Doğu Avrupa'daki Azınlıkların Korunması ve Halk Grupları Hakları'' adlı çevrim içi konferans formatına devam etti. 2021 Yılı için tasarlanmış olan ihtisas oturumları dizisinin odak noktasını bu kez Avusturya, İtalya ve Çek Cumhuriyeti oluşturdu. Kadın ve erkek uzmanlar onar dakikalık sunumları kapsamında her münferit ülkedeki yasal çerçeveleri ve edindikleri pratik deneyimleri uygulamalarıyla birlikte tasvir etti. Müteakip müzakerlerde ise soruşturma ve somutlaştırma önerileri yer aldı.

 

Avrupa Parlamento üyesi ve FUEN Başkanı Lorant Vincze etkinliğin açılış konuşmasında Orta ve Orta Doğu Avrupa'daki azınlıklara ilişkin genel görünüşü ana hatlarıyla belirtmenin gereksinimine değinerek; ''Batı ve Güney Avrupa'daki azınlıkların durumu son bir kaç on yılda kayda değer ölçüde değişmezken, bu durum Orta ve Orta Doğu Avrupa'da güncel bir konu olarak tezahür etti. Bilhassa oradaki azınlıklar haklarını talep etme doğrultusunda ziyadesiyle angaje olmalarına karşın, yine de desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. İşte bu nedenledir ki; konferans bu ülkelere odaklanmıştır. Mamafih Avrupa'nın söz konusu olan bu bölümünde sadece sorunlar değil, bu günkü konuşmalardan da görüleceği gibi, bilakis başarı sağlamış örnekler de mevcuttur'' ifadesinde bulundu.

 

Akabinde söz alan Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Reinfried Vogler ise; azınlık haklarının evrensel yönden güncel bir konu teşkil ettiğini vurguladı. Adıgeçenin fikrince; bir çok ihtilaf mağduriyet duygusundan oluşmaktadır. Adıgeçen burada UN-Özel Raportörü Dr. Fernand Varennes'in azınlıklarla ilgili ifadesinden ''Barış isteyen her kes önce adaleti tesis etmelidir'' alıntısını dile getirdi.

 

Federal İçişleri, Yapı ve Ana Yurt Bakanlığı Devlet Parlamento Müsteşarı Stephan Mayer konuşmasında; azınlıkların uluslar ve toplumlar arasındaki oynadığı köprü kurucu rolünün güçlendirilmesi gerektiğine değindi ve bunun temini için diyaloğa devam edilerek, Avrupa'daki mevcut  koruma mekanizmaların tekemmül ettirilmesinin önem arzettiğinden söz etti. Adıgeçen, konferans yapılması fikrini kutlayarak organizasyonu, Korona-Virüsü nedeniyle oluşan bu zor duruma rağmen gösterdiği esneklik nedeniyle tebrik ederek sözlerine şöyle devam etti: ''Azınlıklar Korona Pandemisi'ne kurban olma temayülü arzetmektedir ve biz buna karşı mücadele etmeliyiz''. Stephan Mayer FUEN'i tebrik ederek,Minority SafePack adlı girişimle elde ettiği büyük iş ve başarı nedeniyle şükranlarını sunarken, Avrupa Komisyonu'nun bu girişimi red eden tavır ve şeklinden oluşan hayal kırıklığını dile getirdi.

 

Prof.Dr.hc.mult. Gilbert H. Gornig ise azınlıkların korunmasının yasal açıdan bakıldığında aynı zamanda pozitif bir ayrımcılık olduğu tespitinde bulundu.  Ona göre; kifayetsizce temsil edilen halk gruplarının kamusal yaşama iltihak etmelerinin sağlanması ancak ve ancak, onların giderek artan şekilde desteklenmesiyle mümkün olacaktır. Bu ise toplumun genel anlamda kendi geleceğine yapacağı bir yatırım olup, ayırımcı çabaların önüne ancak böyle geçilebilecektir. Bunun akabinde ise; Azınlık Hakları Eurac Araştırma Enstitüsü mensubu deneyimli araştırmacı Sergiu Constantin ülke raporlarının moderasyonunu üstlendi.

 

Innsbruck Üniversitesi'nden Prof. Dr. Peter Hilpold Avusturya'daki yasal duruma açıklık getirdi. Adıgeçen konuşmasında; ülkenin azınlıkların korunması doğrultusunda örnek olarak gösterilmekle birlikte, ilgili halk gruplarının bir kaç talebinin yerine getirlmemiş olduğu tespitinde bulundu. Adıgeçene göre, özellikle azınlık okulu yasalarında olmak üzere, çeşitli federal eyaletlerdeki düzenlemeler arasında farklılıklar görülmektedir. Azınlıklar medyasının teşvikine de daha dikkat edilmek zorundadır.

 

Karantiya Ulusal Meclis Üyesi Yüksek Mühendis Olga Voglauer yaptığı konuşmada bir de; Avusturya'daki azınlıkların korunmasındaki federal görüşe yer verdi. Adıgeçene göre, halk gruplarının dillerini günlük yaşamda kullanabilecekleri bir ortamın her yerde tesis edilmesi zorunludur. Bu doğrultudaki aktif dil ortamı daha çocukluğun erken yıllarındaki eğitim sürecinde başlar. Bayan Voglauer, çok dilliliğe ait değerlendirmede takdir zaafiyetine dikkat çekerek,  ana okulu  eğitiminden itibaren iki dilli eğititim hakkının sabit tutulması gerektiğini dile getirdi.

 

Güney Tirol Halk Grubu Enstitüsü'nden Dr.Davide Zaffi İtalya'daki yasal durumdan söz etti. Ona göre bilhassa ihtimam gösterilerek korunan azınlık dillerinde sarih farklılıklar mevcuttur. Bölgesel okul sistemi  ve Güney Tirol Medyasına ulaşımla ilgili düzenlemelerde Friaul-julisch Venetien ve Aostatal tesis edilmiş olmakla birlikte, özellikle ülke batısındaki fransız azınlığın talebinde giderek azalma izlenmektedir. Gelişmelerin tesis edilmesini teminen ülkedeki halk grupları kendi aralarında koordinasyon sağlamalı ve hem birbirleriyle ve hem de devletle diyolog içinde kalmalıdırlar.

 

FUEN Eş Başkanı ve aynı zamanda Otonom Bölge Bolzano Eyalet Yüzbaşısı Daniel Alfreider yasal çerçeve şartlarının pratik uygulamasına dair aydınlatmalarda bulundu. Adıgeçen özellikle Güney Tirol Bölgesi'nde otonom statüsüyle uzun süre mücadele edildiğine değindi. İşte bu nedenle azınlıkların korunmasının önemi, Endigen kabuğundan kurtulma ve de eşit haklara sahip olma çabası şeklinde anlaşılmaktadır. Burada son yedi yıl zarfında Güney Tirol'de bir çok şey düzeltilmiş olmasına rağmen, geleceğe matuf imkanların garanti altına alınmasını teminen her şeyden önce mali teminata gerek duyulmaktadır. Bu nedenle elde edinilenlerle iktifa etmek yerine, bilakis kendi medyasında da olmak üzere,  mütemadiyen hep ileriye doğru yol almaya  devam edilmelidir.

 

Prag Internasyonal Centrefor Ethnicand Linguistic Diversity Studies Yönetim Kurulu Üyesi ve Flensburg Avrupa  Üniversitesi Doçenti Dr. Hanna Vasilevich Çekya'daki azınlıklara ait çerçeve şartlarına bir göz attı. Ona göre; Çekya Anayasası ve Temel Haklar Şartnamesi esasen, hükümet azınlıklar meclisi nezdinde sorunları temsil edilen ve tanınmış olan 14 farklı ulusal azınlığa mahsus halk gruplarının korunmasına ilişkin mihenk taşlarıdır. Bu bağlamda olmak üzere, daha henüz bir kaç yıldan beri Çekya'da yüksek sayıda yerleşik olmalarına karşın, Viyetnam ve Beyaz Rusya azınlıklarının tanınmış olması bilhassa ilginç bir gelişme arzetmektedir.

 

Çekya Cumhuriyeti'ndeki Alman Dernekleri Eyalet Meclis Başkanı ve Hükümet Azınlıklar Meclisi Eş Başkanı Martin Dzingel  Çekya'daki durumu azınlıklar açısından açıkladı. Adıgeçen, devletçe teşvik edilen azınlık haklarının idrak edilmesini teminen teorik şartların yerine getirilmiş olmasına karşın, buna dair pratik uygulamanın artık sınırlara dayandığına işaret etti. Ulusla ilgili olarak nüfus sayımı sırasında gönüllü olarak verilen beyanlardan çok şey üretilmiştir. Çekya vatandaşlarının bir çoğu hiç bir beyanda bulunmamak istemektedir. Alman azınlığı şimdi, ülkedeki Polonya ve Slovakya azınlıklarının daha şimdiden sahip olduğu gibi, kendi azınlık dillerinde sağlanmış düzeydeki bir korunmaya ulaşma çabası içinde bulunmaktadır.

 

Kapanış kısmında Profesör Gornig, azınlıkların durumunun Orta Avrupa'da tümüyle bir hareket içinde bulunduğunu ve bu oturum formatı çerçevesinde bir çok bulgunun gün ışığına çıkartıldığını tespit etti. ''Orta ve Orta Doğu Avrupa'da Azınlıkların Korunması ve Halk Gruplarının Hakları'' adlı çevrim içi konferanslar dizisi 25.Mart tarihinde Macaristan, Slovakya ve Hıvatistan odaklı olmak üzere devam edecektir. Konferansın video çekimi FUEN'in Youtube kanalı (https://bit.ly/3ky0dZI)

ve Kültür Vakfı (https://bit.ly/kulturstiftungvideo) üzerinden görülebilir.

 

Uzmanlar ve konferans programına dair daga fazla bilgiye Https://minorityconf.org/ üzerinden ulaşabilirsiniz.

 

Basın bildirileri